Gebelikte fetal DNA testi, dört boyutlu ve detaylı ultrason, renkli Doppler ve diğer testler

17.12.2015

Gebelikte dört boyutlu ve ayrıntılı ultrasonografi, fetal DNA testi, bebeğin cinsiyeti, NST ve diğer testler 

Stüdyo konuğumuz Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Operatör Dr Kağan Kocatepe. Hoş geldiniz. Nasılsınız? İyiyim, teşekkür ederim, sağ olun. 

Gerçekten önemli bir konu, güzel bir süreç, işte herkesin, gerçekten her kadının, isteyen her kadının yaşamasını dilediğimiz çok özel bir süreç. Siz de bu süreçte yakından ilgileniyorsunuz zaten kadınlarla, özellikle ben bu programda biraz daha yeniliklere değinmek istiyorum, birçok bölümlerini belki hamilelikte biliyoruz ama son dönemlerde yapılan yeni gelişmelerde benim de okuduğum kadarıyla özellikle amniyosentezde bayağı bir değişiklikler olmuş, azalmış. Nedir bu azalma? 

Şimdi şöyle, amniyosentez bir kere ne için yapılıyordu? Bebeğe ait kromozomları görebilmek için, yani amaç bebeğin kromozomlarını bulup ondan sonra onu incelemek ve Down Sendromu başta olmak üzere bazı kromozomal bozuklukları tespit etmek. Şimdi artık yeni bir yöntemle, Türkiye'de yaklaşık olarak bir buçuk yıldan beri var ama bunun ön çalışmaları çok uzun zamandan beri yapılmış. Anne kanında yeni bir teknolojide bebeğe ait DNA bulunabiliyor, o bebeğe ait DNA da incelenerek bebeğin kromozom haritası çıkartılabiliyor, yani amniyosentezde hedeflenen ile aynı. 

Amniyosentez bebeğin içinde yüzdüğü sıvıdan bir miktar alıp onun içindeki bebeğe ait hücreleri bulup kromozomlarını saymak. Bunun riskleri var mı? Riskleri, tabii düşük yapma riski var ondan sonra tabii ki anne adayını korkutan bir şey, sonuçta iğne batıyor, gerçi acımıyor çok fazla ama, sonuçta her zaman bizim anne adaylarına sevmeyerek ,istemeyerek yaptığımız, ama zorunlu olarak yaptığımız bir şeyd. Şimdi bu anne kanında bebeğe ait DNA yöntemi biraz bu konuda bizim imdadımıza yetişti. 

Ancak tabii ki şunları vurgulamak lazım hemen: Bir kere test birazcık pahalı bir test şimdilik, ikincisi amniyosentezde teorik olarak %100 sonuç alıyoruz. Bunlarda %100 olmasa dahi çok ciddi anlamda, yani %100'lere yakın sonuçlar alabiliyoruz. Yani bu test eğer bebekte Down Sendromu, kromozom bozukluğu yok diyorsa bu hemen hemen amniyosentez kadar, amniyosenteze yakın bir doğrulukta çıkıyor. Ama bebekte bir sorun var derse yine amniyosentez yöntemine başvurup acaba gerçekten sorun var mı diye konfirme etmek lazım. 

Özetle söylemek gerekirse, ikili test ve  dörtlü test adlı tarama testleri var, nların biraz daha gelişmişi ama amniyosentez oranlarını ciddi anlamda azaltmış bir test. Türkiye'de yavaş yavaş fiyatı da ucuzlayacaktır. Yani önümüzdeki yıllarda artık aynen anne adayından kan sayımı ve tiroit için nasıl kan alıyorsak, onun için de kan alacağız ve anne adayına diyeceğiz ki “kromozomları gayet güzel”.
 
Peki farklı yenilikler var mı, gebelik süreçlerinde? Tabii ki görüntüleme yöntemlerinde yenilik yok ama giderek artık görüntülemenin kalitesi artıyor. 4 boyutlu ultrason biliyorsunuz, 10 yıldan beri artık Türkiye'de yavaş yavaş yerleşmiş durumda, bayağı kliniklerde rutin haline gelmiştir. O görüntünün biraz daha iyileşmiş şekli, yani böyle daha yüksek çözünürlüklü. Ama tabii ki bu bize tanıda ekstra bir fayda sağlamıyor. Onu söyleyeyim, tanıda  bize esas ekstra fayda sağlayan klasik o siyah beyaz ultrason görüntüleri, onların ve kalitesi giderek artıyor çünkü.
 
4 D ultrasonografi dışarıdan görünüm olarak gösteriyor. Yani dışarıdan baktığımız zaman ne görüyorsak onu görüyoruz. Benim için tabii ki klasik, içindeki damarları, kalpten çıkan damarları, kalbin yapısını, böbreklerin yapısını, 4 boyutlu ultrasonda değil, tabii ki klasik ultrasonda gözlemliyoruz. Ama bunda da dediğim gibi ciddi anlamda görüntüler daha da iyileşmeye başladı. 

Kadın doğumda da, ya da işte gebelikle ilgili takiplerde de ultrason çok önemli değil mi? İlk andan itibaren ultrason görüntüleri alınmaya başlanıyor mu, ya da bunu aylara göre değerlendirebilir misiniz? 

Tabii. Ultrasonografinin bize yardımcı olduğu, aslında hemen hemen artık dünyanın her yerinde her muayenede ultrason yapılıyor rutin olarak. Bize esas faydalı olduğu dönem, ilk 3 aylık dönem bir. İlk 3 aylık dönemde şu açıdan faydalı oluyor: Bir kere öncelikle dış gebelik denen bir şey var. 

Dış gebelik bebeğin rahim içinde değil de tüplerde veya karnın başka bir yerinde bulunması demek. Gebelik testi pozitif olduğu zaman rahim içinde bizim gebeliği görmemiz lazım. Gebeliği göremezsek eğer o zaman dış gebelikten şüpheleniyoruz, ultrasonografi ile rahim içi gebeliği gördüğümüz zaman dış gebelik yok diye kesin emin oluyoruz. Dış gebelik erken tanındığı zaman kalçadan yapılan bir iğne ile tedavi edilebilen bir hastalık,  eğer ilerlemişse, tabii ki ameliyat gerekir. Ultrasonun birinci faydası bu.

Ultrasonun kinci faydası, 16. haftadan itibaren bebeğe ait yapılar daha net bir şekilde gözlemlenebilir. Tepeden tırnağa, yani beyin dokusu, kalbin içindeki damarlar, parmaklar, omurgası, böbrekler, idrar torbası, karaciğeri birçok yapıları ve tabii ki cinsiyeti de görülebiliriz. Bebeğe giden kan akımının kalitesine bakarak hamilelikte gelişme geriliği veya ileri haftalarda preeklampsi adını verdiğimiz gebelik zehirlenmesi olasılığının ortaya çıkma olasılığının yüksek olup olmadığını görebiliyoruz. 2. faydası bu ultrasonun.

Ondan sonraki dönemde aslında ultrason yapılmayabilir. Bu arada tabii tekil gebelik ikiz gebelik onların bakılması sağlanabiliyor. Bakılmayabilir ama biz yine de bakıyoruz, şöyle bir sonlarına doğru, artık yavaş yavaş amniyon sıvısını da işin içine katarak bebekte herhangi bir gelişme geriliği var mı, bebekte herhangi bir rahim içinde bir tehlikeli durum söz konusu mu, onları anlamaya yarıyor, yani ultrasonun bize oldukça ciddi anlamda katkısı var. 
 
Günümüzde çok da kaldığını zannetmiyorum çekince ama, ultrasona giriyorum bebeğime zarar olur mu diye, ya da şöyle bir anlayış ta var, hani bu üç boyutlu 4 boyutlu falan işte sürekli teknolojinin gelişmesiyle birlikte, ben çevremdeki anne adaylarından duyuyorum, orada dört boyutlu ultrason varmış işte oraya da gidelim ya da işte burada daha ileri bir teknoloji kullanıyormuş, buna da bakalım diye. O da bir kafa karışıklığı aslında yaratıyor diye düşünüyorum yani doğrusu, ama siz diyorsunuz ki esas yıllardır kullandığımız ultrason bize en değerli bilgileri veriyor. 

Anne adayları şöyle bir kanıya kapılmasınlar: Ben 4 boyutlu ultrasona girmedim, acaba bir şey kaçırdım mı? Öyle bir şey kesinlikle yok, siyah beyaz ultrason normal gördüğümüz siyah beyaz ultrason, renkli Doppler dedim işte bunlar hep karışır birbirine, renkli Doppler damarların içindeki kan akımı inceleyen bir yöntem, o cihazlar da var ama 4 boyutlu ultrason, o sadece görsel bir, o sarı resimler var, işte anne adaylarının hepsinin gördüğü, aşina olduğu. Odur 4 boyutlu ultrason, sosyal anlamda tabii ki güzel bir şey, işte bebeği görüyorlar yüzünü görüyorlar, gerçi hepsi birbirine benziyor ama oradan benzetmeye çalışıyorlar.

Her klinikte dört boyutlu ultrason olması beklenemez, Amerika'da da yok Avrupa ülkelerinde de yok, bizde de yok, her klinikte yok, bu birazcık şimdi sanki lüks olarak nitelemek daha doğru olur. 

Yani bunun için üzülmeye gerek yok. Dört boyutlu ultrasona girmedim, çocuğumda bir şey var mı diye. 

Ama 4 boyutlu ultrasonla detaylı ultrasonu birbirine karıştırmamak lazım. Detaylı ultrasonografi, siyah beyaz ultrasonla yapılan detaylı inceleme. Sanki ikisi aynı kelimeymiş gibi gelir çoğu zaman ama öyle değil.
 
Tahliller, testler de anlam kazanıyor. Hangi haftalarda başlıyor tahlillerin yapılması? İdeal olanı, ama tabii ki anne adaylarının sadece yüzde 10 ile yüzde 20'sine ulaşabiliyoruz, hamile kalmadan önce yapmak. Smear testi, tiroid hormonları, bazı enfeksiyon testleri, gerekiyorsa aşıların tamamlanması, onları yapmak. 

Ama oradan değil de hamilelikten başlayacak olursak ilk 3 aylık dönemde bir kere olmazsa olmaz bazı testlerimiz var: kanda mikrop arama testleri, tiroid hormonu ölçümü, kan sayımı, bir de idrar testleri. Ondan sonra hamilelik ilerledikçe tabii her muayenede mutlaka tansiyon ölçümü de yapılıyor. 

İkili test dediğimiz bir test var, 11 ile 14. hafta arasında yapılan, Down Sendromu riskini belirlemek için, ikili test. 

Sonra 15 haftadan sonra, 15 ile 20. hafta arasında dörtlü test adını verdiğimiz bir test var. Eskiden üçlü testti ama yavaş yavaş daha üst versiyonu olan dörtlü teste doğru kaymaya başladı. Anne adaylarına 2 testi birden yapanlar var. Ya ikili test ya da dörtlü testi yapanlar da var, artık doktor tercihine göre değişir. 

20. hafta civarında 19 ile 21. hafta arasında detaylı ultrasonografi ile bebeği değerlendiriyoruz. Çünkü organların tam olarak geliştiği ve de incelemeye uygun olan haftalar.

Sonra 24 ile 30. hafta arasında bir şeker tarama testi yapıyoruz, acaba gebelik şekeri var mı diye, taramasını yapıyoruz. Sonra da belli aralıklarla tabii muayeneye çağırıyoruz. Bu muayenelerde bebeğin ağırlığı ölçüyoruz, veya en azından bir karnının büyümesini değerlendiriyoruz. Bunlar önemli bulgular mı_ Önemli bulgular tabii ki. 

Ama bazılarında bakıyorsunuz karnı büyümüş, bazılarında bakıyorsunuz bazı kişilerde hiç karnı büyümemiş 5. ayında 6. ayında hamileler var. Ultrasonla bakıldığı zaman ölçümleri normalse çok fazla üzerinde durulacak bir şey değil.
 
Sonra belli aralıklarla tabii ki muayeneler esnasında belli bir süreden sonra NST adını verdiğimiz bir inceleme var. Karna iki tane alet bağlanıyor, bir tanesi kasılma olup olmadığını ölçüyor 20 dakika süren dönemde, bir tanesi de bebeğe giden kan akımı kalitesine bakıyor. 

Ondan sonra işte bu incelemeler yapıldıktan sonra zamanı gelince de doğum gerçekleşiyor.

Burada da çok önemli bir soru var. Normal doğum mu olacak? Sezeryan doğum mu? Hep sorulan bir soru. Sıfır risk alarak, tabii sıfır risk almak her zaman mümkün olmuyor ama, riski minimalde tutarak normal doğum ama en ufak bir risk varsa sezeryan. Çünkü eskiye göre, şimdi hep anneler der ki, işte ben normal doğum yaptım, ne oldu falan filan. Ama şimdi şöyle, eskiden insanlar erken evleniyordu, 1-2 çocuk doğuruyordu veya daha fazla doğuruyordu belki de, sonra 30 yaşına kadar iş bitmiş oluyordu. Ama şimdi artık insanlar daha geç evleniyorlar, daha geç çocuk sahibi olmak istiyorlar ve o yüzden de tabii ki şimdi ortalama 23 yaşındaki bir kadının hamilelik döneminde yaşayacakları ile 35 yaş ve üzeri bir kadının farkedebilir. Gebelik şekeri söz konusu olabilir, hipertansiyon olabilir, çeşitli riskler ortaya çıkabilir. Bir de kaldı ki, kadın çevresindekilerden işte normal doğum yapma veya işte tam tersi sezeryan olma sakın falan gibi şeylerle kafasını meşgul edebilir. Eskiden sadece mesela sadece anne tarafı idi, ama şimdi birinci sırada anneler değil internet. Çünkü çeşitli yazışma grupları var, burada çok gerçeği yansıtmayan bilgiler yayılabiliyor.

Peki cinsiyeti önceden belirleyemiyoruz, peki ultrason gerçekten bize doğru sonucu veriyor mu? Bu 16. haftada cinsiyet ile ilgili yanılma payları düşüyor artık. 

Bence 15'inci 16. haftadan sonra söylenen cinsiyetin yanlış çıkmaması gerekiyor. Bazen çok erken bakılıyor, ondan sonra da bir daha bakılmıyor nasıl olsa söylendi diye, onlarda genelde hata çıkıyor.