Hamilelikte 22. haftada anne adayı ve bebekte değişiklikler nelerdir?
Dr. Kağan Kocatepe Youtube Kanalı >>
Gebeliğinizin 22. haftasında neler oluyor?
21+0, 21+6. günler arasındayız.
22. gebelik haftasındayız.
Rahim 20. hafta civarında göbek deliği seviyesine ulaştıktan sonra, geçende de belirttiğimiz gibi, her hafta yaklaşık olarak 1 parmak genişliğinde ilerliyor. 1 santimetre yaklaşık olarak.
O yüzden bu haftanın sonuna doğru göbeğinizin 2 parmak üstünde rahiminizi hissedebilirsiniz ve gebelik haftası nedeniyle, 22. hafta nedeniyle de artık çoğu anne adayında bebek hareketleri başlamış durumdadır. Bazıları biraz daha beklemek durumunda kalabilir. Özellikle ilk gebeliği olan anne adaylarında.
Gebelikte vücudun ağırlık merkezi rahim büyüdükçe tabii ki sürekli olarak değişir ve bu yüzden de bel kemikleri de buna uyum sağlamak için biraz onlar da pozisyonlarını değiştirmesi lazım. Zorlanırlar çünkü uyum sağlarken. O yüzden de ona uygun bir pozisyon almalılar.
Kamburunuzu çıkarmadan karnınızı rahatça taşıyabileceğiniz en iyi duruş pozisyonunu belirlemenizde fayda var.
Çatı kemikleri bu haftadan itibaren artık doğuma hazırlık çalışmalarına daha da hız verirler. Bu hazırlık çalışmaları eğer belinize iyi davranmazsanız size ağrı olarak geri dönebilir. Bel ağrısı hamileliğin bütün haftalarında oluşabilen bir ağrı olmakla beraber bu haftalardan itibaren bel ağrısı mekanizması daha çok ağırlık merkezinin değişmesi, vücudun taşıdığı yükün artması, yanlış oturma, yanlış durma pozisyonu, duruş pozisyonları, yanlış yatakta yatma gibi şeylere bağlı olarak bel ağrısı artabilir.
Hatta şunlar da önemlidir:
- Yüksek topuklu ayakkabılar, hiç topuğu olmayan düz ayakkabılar belin zorlanmasına neden olabilir. O yüzden topuksuz ve yüksek topuklu değil alçak topuklu ayakkabı tercih etmelisiniz.
- Günlük yürüyüşler mutlaka yapın.
- Oturduğunuzda dizlerinizin kalça seviyenizden yüksek olması için bir tabure kullanabilirsiniz.
Video: GEBELİKTE KARIN, BEL, KASIK AĞRISI, VAJİNADA DOLGUNLUK, BASINÇ RİSKLİ MİDİR?
Dr. Kağan Kocatepe Youtube Kanalı >>Bu arada "gebelikte bacak bacak üstüne atmak tehlikelidir" diye bir hurafe de var.
Kısa süreli bacak bacak üstüne atmak, bacakların damar dolaşımını aksatması açısından riskli bir durum değil.
Zaten bir süre sonra sürekli insan bacakları çapraz pozisyonda duramaz ki. Yani bacak bacak üstüne atınca bir süre sonra sıkılırsınız değiştirirsiniz pozisyonu. O yüzden öyle bir şey yok.
Detaylı ultrasonografi bebeğin tepeden tırnağa incelendiği, ölçümlerinin yapıldığı, beraberinde renkli Doppler incelemesinin yapıldığı, rahim ağzı uzunluğu ölçümünün yapıldığı bir inceleme. 19 ila 23. haftalar arasında perinatolog tarafından yapılması öneriliyor.
Perinatolog nedir?
Perinatalog sadece ve sadece gebelikle ilgili durumların uzmanı. Aslında perinatolog tabii ki gebelikle ilgili hastalıkların da uzmanı olmasına karşın genelde perinatalog deyince detaylı ultrasonografiyi yapan kişiyi anlıyoruz.
Ancak tabii ki kendi doktorunuz da detaylı ultrasonografi yapıp sadece gerekli görürse perinatoloji uzmanına gönderebilir.
Perinatoloji uzmanın yaptığı detaylı ultrasonografiye ikinci düzey ultrasonografi adı veriliyor.
Bu arada detaylı ultrasonografi yaptırmak zorunlu mu?
Tabii ki zorunlu değil. Ama şunu da bilmek lazım ki bebeğin sağlıklı olduğunu görüp ve duyup perinatologtan, çünkü %95 bebek bu ultrasondan sağlıklı olarak çıkıyor, büyük rahatlatıcı bir şey. O yüzden korkmak yerine veya işte "ben nasıl olsa bu bebeği dünyaya getireceğim" demek tabii ki o kişinin kendi tercihine göre değişir ama zaten bu detaylı ultrasonografide bebeğiniz ile ilgili bir yargıda bulunmak amacını taşımıyor perinatolog veya biz kadın doğumcular.
Video: DETAYLI ULTRASON YAPILMAZSA NE OLUR? RENKLİ DOPPLER, ERKEN DOĞUM RİSKİ, CİDDİ DOĞUMSAL KUSURLAR
Dr. Kağan Kocatepe Youtube Kanalı >>Ne diyoruz? Bebeğiniz sağlıklı diyoruz büyük ihtimalle, bu da rahatlatıcı. Ayrıca bir de bazı fetal anomaliler var ki, bunlar özellikle kalple ilgili olanlar, bu durumlarda doğumunun ileri bir merkezde gerçekleştirilmesi gerekiyor. Çünkü kalp ameliyatı gerekebilecek anomaliler olabiliyor bazen. Onun da tanısının önceden koyulmasında fayda var.
Kaldı ki bir de beraberinde renkli Doppler incelemesi yapılıyor ve rahim ağzı uzunluğu ölçümü yapılıyor.
Rahim ağzı uzunluğu ölçümü, bebeğin erken doğma riskini, 34. haftadan önce doğma riskini yani ağır prematüre bir şekilde doğma riskini belirliyor, genelde ortalama 35 milimetre civarında çıkıyor.
Üstten da bakılabilir ancak vajinal ultrasonografi tercih edilebilir eğer üstten görünmüyorsa.
35 ortalamasıdır. 25'in altında rahim ağzı kısalığı var demektir ve erken doğum riski biraz yüksek demektir. Özellikle 15 milimetrenin altında olduğu zaman rahim ağzı kısalığı ileri derecededir ve bazı önlemler alınması gerekir eğer böyle bir durum saptanırsa.
Video: RAHİM AĞZI UZUNLUĞU VAJİNAL ULTRASON İLE NE ZAMAN VE NASIL ÖLÇÜLÜR? KAÇ MM. OLURSA ERKEN DOĞUM OLUR?
Dr. Kağan Kocatepe Youtube Kanalı >>Renkli Doppler ise anne adayından bebeğe sağlı sollu giden rahim atardamarların içindeki kan akımını ölçüyor.
Burada çıkabilecek olan sonuçlar nelerdir?
- Büyük ihtimalle "her iki rahim atardamarın akımı da normal" diye bir rapor çıkacak.
Bunu dediğim gibi perinatolog yapmak zorunda değil. Kendi doktorunuz da yapabilir. Eğer cihazında renkli Doppler var ise. Cihazların çoğunda artık renkli doppler var.
- İkinci ihtimal "damarlardan bir tanesinde direnç artışı var" diye bir rapor çıkabilir. "Notch, yani çentiklenme var" diyebilir veya işte "direnç artışı var" diyebilir, "bebeğe giden kan akımı biraz az" diyebilir
- Üçüncü bir ihtimal de "her iki atardamarda da, uterin arterde de, direnç artışı ve çentiklenme var, notch var" diyebilir rapor.
Bu resim, normal bir rahim atardamar akımını gösteriyor.
Bu resimde ise çentiklenme (notch) olan bir rahim atardamar akımı söz konusu.
Her iki durumda da her iki atardamarda da çentiklenme ve direnç artışı çıktığı zaman gebeliğin ileri haftalarında gebelik zehirlenmesi riski artıyor ve bebeğin gelişme geriliği yani 2500 gramdan daha az doğuma, erken doğum değil, kilosu düşük doğma olasılığı artıyor. Erken doğum riskini belirleyen renkli Doppler değil, yani kendi kendine erken doğumu daha doğrusu, rahim ağzı uzunluğu.
Eğer sorun iki taraflı ise tabii ki daha sıkı takip etmek lazım. Doktorun özellikle tansiyon, zaten ölçüyoruz da tansiyona ve bebeğin kilosuna ve amniyon sıvısına da özellikte dikkat etmesi gerekir. Eğer iki taraflı çentiklenme çıkmışsa.
Tek taraflı çentiklenmede bu iki risk yani gelişme geriliği riski ve gebelik zehirlenme riski gene de olmakla beraber çift taraflı olması kadar yüksek değil.
Bu arada renkli Doppler incelemesi patolojik bile çıksa, iki taraf çentikleme bile çıksa mutlaka gebelik zehirlenmesi olacak, bebekte gelişme geriliği olacak diye bir şey yok.
Video: RENKLİ DOPPLER NASIL VE NEDEN YAPILIR, UTERİN ARTERDE ÇENTİK (NOTCH) VE DİRENÇ ARTIŞININ RİSKİ NEDİR?
Dr. Kağan Kocatepe Youtube Kanalı >>Renkli Doppler incelemesi rutin olarak yapılan bir inceleme henüz hala değil. Neden? Çünkü renkli Doppler ultrason cihazlarının içinde bulunan ayrı bir özel bir inceleme, damarları renkli olarak inceliyor ve ayrı bir teknoloji ama aynı ultrason cihazıyla yapılıyor.
Tabii ki bunun için özel bir eğitim gerekiyor. Her ülkede veya her şehirde bu imkanlar olmayabilir.
O yüzden özellikle yüksek rizikolu gebeliklerde mutlaka öneriliyor.
Nedir bu renkli Dopplerin mutlaka yapılması gereken durumlar?
- Daha önce gebelik zehirlenmesi geçirmiş olmak,
- ailesinde hipertansiyon, kendisinde hipertansiyon
- öyküsü bulunmak,
- şu anda hipertansiyonu olmak,
- daha önceki bebekte gelişme geriliği öyküsü veya şu anda var olması
gibi çeşitli risk faktörlerinde mutlaka öneriyoruz. Ama onun dışında illaki yapılacak diye bir kural yok.
Bebekte neler oluyor?
- Bebek yaklaşık 500 gram olacak bu haftanın sonunda.
- Gerçek bir insanın ufak bir modeli gibi. Göz kapakları zaten vardı. Ancak bunları tabii ki şu anda çok fazla kullanmıyor.
- Kaş tüyleri, kaşlar değil, ortaya çıkmış olsa da henüz oldukça ince. Doğduklarında da bebeklerin çoğunun kaşları çok belirgin değildir. Kaşlar çünkü doğumdan sonra yaşamın 6. ayından itibaren belirlenmeye başlanır.
- Göz mercekleri belirgin olarak görülebiliyor.
- Omurga kanalı oluşuyor. İster 1. düzey, yani kendi kadın doğum uzmanı doktorunuzun yaptığı, ister 2. düzey olan olsun omurga da görülebilir. Omurgada açıklık gibi şeyler omurganın kendisine bakarak, hem de kafa içindeki bazı yapılara bakarak gözlemlenebiliyor. Üç boyutlu da yapılabiliyor. Şart değil tabii ki üç boyutlu yapılması.
- Bebek erkekse eğer tesisler ilk gelişim yerleri olan karın içi bölgeden, burada gelişmeye başlıyorlar çünkü, skrotum dediğimiz esas yerlerine inmeye başlıyorlar.
Skrotum nedir? Testisleri barındıran torbamsı dış genital organ.
32. haftanın sonuna doğru bu göç tamamlanmış olacak. Bazı bebeklerde de doğum sonrasında da inmemiş testis söz konusu olmakla beraber bunların önemli bir kısmı daha sonra iner.
Yenidoğan muayenesinde doktorlar erkek bebeklerin testislerinin torba içine inip inmediğini mutlaka kontrol ederler.
Bu hafta sonunda bebeğin boyu 29 santimetre olmuş durumda ve ağırlığı 500 grama yaklaşmış, yaklaşık 470 gram.
Video: KIZ BEBEKTE ART ARDA 15, 18, 22, 27, 29, 30, 32 HAFTALARDA ULTRASON GÖRÜNTÜLERİ(4 BOYUTLU GÖRSELLER)
Dr. Kağan Kocatepe Youtube Kanalı >>Onun dışında beslenme ile ilgili şunu söylemek lazım:
Hep beslenme beslenme diyoruz ya aslında şunu bilmek lazım, her coğrafi bölgenin kendine özgü bir iklimi var ve buna uygun yetişen bir bitki örtüsü ve sebze meyveleri var. O yüzden de dünyanın çeşitli bölgelerindeki beslenme önerileri birbirinden farklı olabilir. Çünkü yetişen sebze ve meyveler mevsimlere göre de farklılık gösterir.
O yüzden dünya üzerinde farklı konumlarda yaşayan insanlara tabiatın sunduğu bitkisel ve hayvansal ürünler de bu nedenle oldukça değişken.
Neden böyle oluyor? Çünkü her mevsim bölgesinin, her ülkenin, her bölgenin, dünyanın her bölgesinin kendine özgü bir iklimi var ve bölgenin ihtiyaçları da çok farklı.
Sıcak iklim olan ülkemizde örneğin yazın daha çok sıvı, yazın olduğu zaman daha çok sıvı içeriği bol meyveler yiyoruz değil mi? Çünkü sıvı ihtiyacı var yazın örneğin. Ülkemizin özellikle sıcak olan bölgelerinde, zaten ülkemizde genel olarak sıcak oluyor. Kışın ise neye ihtiyaç duyuyoruz? C vitamine daha çok ihtiyaç duyuyoruz.
Soğuk algınlıklarına, gribe karşı C vitaminin koruyucu olduğunu biliyoruz zaten. Bağışıklık sistemini güçlendirmesi açısından o yüzden kışın da daha çok C vitamini yüksek gıdalarla karşılaşıyoruz. Bunları bize tabiat kendisi veriyor.
Bu arada mesela çok sıcak yerlerde yaşayanlar bilir. Burada acı baharatlar çok tüketilir ve buralarda gerçekten de insanın canı daha çok acılı şeyler çeker. Çünkü acılı gıdalar insanı bir anda serinletir bir yandan da bağırsak enfeksiyonlarını önlemede de oldukça etkilidir. Yani tabiyat kendisi ayarlıyor.
O yüzden de örneğin Hindistan'da insanların %50'si inançları ve alışkanlıkları nedeniyle çok az et tüketir. Dana eti yemezler. Bunun yanında bunu kompanse etmek için bu bölgede protein içeriği zengin bitkisel ürünler bolca mevcut olduğu için et yemeyen Hintliler bu konuda bir zorluk çekimiyorlar.
Her coğrafya beslenmesi o bölge insanı için en sağlıklı olanıdır. Başka bir coğrafi bölgeye ait bir besleme tarzını ülkemize adapte etmenin çok fazla bir anlamı yok.
Japonlara mesela yoğurt yediremezsiniz. Çünkü iğrenirler adeta.
Bize de onların suşisi her ne kadar kendimizi çok fazla zorlasak, beğendiğimizi düşünsek bile çok da damak tadınıza uygun değil açıkçası. Yani yiyoruz ama öyle bayıla bayıla da yenilen bir şey olduğunu ben düşünmüyorum öyle görünse de.
Gebelik döneminde ülkemizin bizlere sunduğu zenginlikleri, bol ve taze sebze, meyve, süt ve süt ürünleri omega-3 kaynağı olan balık, kalsiyum metabolizması açısından vazgeçilmez olan süt ve süt ürünleri ve güneş ışığı tabii bunlardan faydalanmamız lazım.
O yüzden bebeklerimize olan sorumluluklarınızın bir kısmı da iyi beslenmekten geçtiği için ve doğduktan sonra da onları iyi beslemek zorunda olduğumuz için bu sorumluluğumuzu ülkemizin bize sunduğu kaynaklardan karşılayarak gayet güzel bir şekilde yerine getirebiliriz diyoruz ve bu haftanın sonuna geliyoruz. Gelecek hafta görüşmek üzere.
EK BİLGİ:
En sık sorulan sorulardan bir tanesi de şu: Detaylı ultrason yaptırmasam olur mu?
Tabii ki olur. Yani detaylı ultrason ne işe yarıyor? Bebeğin tepeden tırnağa organlarının iyi olup olmadığına bakmak bir, ikincisi rahim ağzı kalınlığı ölçümü, rahim ağzı uzunluğu ölçümü, yani erken doğum riskini belirlemek için, üç renkli Doppler testi. O da ne için? Gebeliğin ilerleyen dönemlerinde gebelik zehirlenmesi gelişme olasılığı ve/veya bebeğin küçük kalma olasılığı, 2500 gramın altında gelişme geriliği olma olasılığı yüksek mi değil mi onu belirlemek için.
Yani aslında çoğunlukla yapılan detaylı ultrasonografilerin zaten %90'ı normal çıkıyor. O yüzden %90 olasılıkla aslında gereksiz yere girilmiş olunuyor.
%10'luk bir kısmı var ki rahim ağzı eğer ince bulunursa, renkli Dopplerde notch yani çentik, direnç artışı gibi bulgular saptanırsa, bunlar önlemi alınabilen şeyler.
Eğer rahim ağzı ince bulunursa o zaman istirahat etmek gerekir. Daha fazla istirahat etmek gerekir. Progesteron ilaçları kullanmak gerekebilir. Hatta bazen serklaj (rahim ağzının bağlanması) gerekebilir.
Renkli Dopplerde notch bulgusu veya direnç bulgusu saptandığı zaman gebeliğin daha sıkı takip edilmesi gerekir.
Ama detaylı ultrasonografide bir de bir grup anomali var ki bunlar çok ender görülen şeyler.
Bir grup anomali var ki, bunların doğumunu, bu bebeklerin doğumunu tersiyer merkez dediğimiz, yani yeni doğan yoğun bakım ünitesi olan, içinde çocuk cerrahı barındıran, içinde yenidoğana ameliyat yapılabilecek üniteler barındıran bir ameliyat koşullarının olduğu bir hastanede yapılması gerekiyor.
Nedir bunlar?
Özellikle kalp anomalilerinde, yenidoğan kardiyoloğunun da olduğu tabii bu arada, ductal dependent dediğimiz türde kalp anomalileri. Normalde duktus arteriozus denen yapı yani 2 tane büyük damarın birbiri arasındaki kan alışverişini sağlayan yapı, normalde bebek doğduktan sonra kapanıyor.
Duktus arteriozus, pulmoner arterle yani akciğer atardamarı ile aort arasındaki duktal kanal, bunun bazen doğum sonrası kapanması bebeğin aleyhine olabiliyor. Çünkü o duktusun, yani o işte açık olan yerin arkasında kalan bazı lezyonlar bebek doğduktan sonra bebeğe oksijen götürebilmesi için onun açık kalmasına ihtiyaç duyuyorlar.
Işte bebek doğduktan sonra o anomaliler önceden görünürse eğer, büyük kalp anomalileri bunlar, hemen bebek doğar doğmaz bazı ilaçlarla o kanalın kapanması değil bilakis açık kalması sağlanıyor, ameliyata hazırlanana kadar.
Çünkü eğer o kapanırsa o zaman o arkadaki o esas kalbin içindeki büyük anomali, bebeğin kaybedilmesine neden olur.
Bunlar görülmesi zor anomaliler. Görüldüğü zamanda işte ductal dependent eğer bir anomali varsa mutlaka o bebek doğduktan sonra da o duktus arteriozusun açık kalması lazım, kendiliğinden kapanmasının engellemesi lazım.
Bu da ancak çok tecrübeli bir yenidoğan kardiyoloğu tarafından, çocuk kardiyoloğu tarafından yapılması lazım.
Bunlar bir kenera, onun dışında eğer gastroşizis veya omfalosel gibi yani karın defektleri varsa eğer oradan da bağırsaklar, bazen de karaciğer dışarı çıkmışsa, bunların da tecrübeli bir ekip tarafından doğurtulması lazım ki bunlar ameliyatla giderilebilen şeyler. Yani karın içine tekrar koyulabiliyor, bağırsaklar ve karaciğer.
Ama önceden bilinmesi ona göre hazırlıklı olunmasını sağlar. Normal doğumda bununla karşılaşmanın hiçbir anlamı yok. Doğurtuyosunuz mesela bağırsaklar dışarıda. Bunlar da çok az görülen şeyler.
Onun dışında bazı plasenta anomalileri var. Plasentanın mesela rahim duvarına yapışması, rahimin bütün duvarı boyunca ilerlemesi, plasenta akreata, inkreata, perkreata, ortak olarak bunlara plasental invazyon anomalisi diyoruz. Yani plasentanın yerinde durmak yerine myometrium dediğimiz rahim kasının içine ilerlemesi.
Bunların ameliyatı çok dikkatli yapılması gerekir. Çünkü bebek doğarken plasentayı çıkartmak üzere elimizi attığımız zaman çok şiddetli hayati kanamalara neden olabilir.
Bu da detaylı ultrasonografide gayet güzel bir şekilde, çoğunlukla görülebiliyor. En azından şöyle denebiliyor: İşte "şu anda plasenta akreata yok ama 30. hafta da tekrar gelin tekrar bakalım" çünkü o anda belki henüz daha o invazyon rahim içine doğru ilerlememiş olabilir, plasenta yapışmamış olabilir ama 30. haftada yapışmaya başlamış olabilir.
Onun dışında aslında bakarsanız çok da fazla bir şey yok. Yani detaylı ultrasonografi yapıldığı zaman eğer bebeğin yapısı, bu böyle özellikli bazı büyük anomaliler dışında ufak tefek bazı anomaliler içeriyorsa onlar zaten hayati şeyler değil.
Ama hakikaten de detaylı ultrasonografinin de rahatlatıcı bir özelliği var. Yani detaylı ultrasonografiye girmezseniz içiniz içinizi yiyor. "Keşke girseydim, keşke girseydim bak 20. haftada girecektim bak 30 oldum 10 haftadan beri işte çok üzülüyorum acaba bir şey var mıdır" diye. Bu doğuma kadar devam ediyor. En güzeli eğer doktorunuz öneriyorsa, kendisi yapıyorsa detaylı ultrasonografi yapacaktır zaten. Ama ikinci bir merkeze gidin bir radyolog veya bir perinatolog yapsın diyorsa bunu yaptırın.
Çünkü her şeyden önce bu anlattığım anomalileri bir kenara atın, rahatlatıcı özelliğinden faydalanmanız son derece önemli detaylı ultrasonografinin. Çünkü dediğim gibi %90'da hiçbir şey çıkmıyor.